Anasayfa
tarafından İnsanoğlu sayısız nimetlerle donatılmıştır fakat bizler sahip olduklarımızı düşünüp mutlu olmak yerine sahip olamadıklarımızı düşünüp mutsuz olmayı tercih ediyoruz çoğunlukla.
Çok sıradanmış gibi gözüken basit bir şeyin bile ancak eksikliğinde değerini kavrıyoruz.. İşte o çok sıradan gibi gözüken ama hayatın bizlere sunduğu bu büyük nimetleri gizli mutluluk diye adlandırıyorum ben.. Hatırlamakta zorlandığımız, çoğu zaman farkında bile olamadığımız için…
'Kendi kendinin mutluluğuna engel olmak yolunda insan fevkalade beceriklidir..!' (Andre Gide) sözünde geçen bu muazzam becerimizi mutlu olmak adına sarf edebilsek keşke..
Mutsuzluk insanı karamsarlığa sürükler ve bu andan itibaren şikayetler ardı ardına gelir. Başımıza herhangi bir olumsuzluk gelmeyiversin.. Neden ben? Neden şimdi? Nerde hata yaptım? Kimin günahını aldım? gibi sayısız sorularla meşgul oluruz.. Ve sonuç olarak umutsuz bir ruh haliyle baş başayızdır!
Mutlu olmak aslında bir seçimdir. Örneğin sabah uyanırken bile bize bir gün daha yaşam hakkı verildiğini bilerek şükrederek uyanıyorsak ve hiçbir ağrı sızı ya da rahatsızlık hissetmeden kalkabiliyorsak bu durum bile güne mutlu başlayabilmemiz için önemli bir adımdır.. Sağlığımızın, bedenimizin, sevdiklerimizin,işimizin ve sahip olduğumuz bize bahşedilen tüm imkanların kaybedince değil de; şimdiden değerini bilerek yaşarsak o denli mutluluğu da yanımızda hissedeceğiz aslında..
Bir hikayede çırak usta arasında geçen diyalog şöyle anlatılır:
Ustası, sürekli her şeyden şikayetçi olan çırağını tuz almaya gönderir ve bir avuç tuzu bir su bardağına döküp tatmasını ister ve sorar tadı nasıl diye. Çırak suratını buruşturarak acı der. Daha sonra göl kenarına gelirler ve tekrar bir avuç tuzu bu kez göle attırıp gölden içmesini ister ve tekrar sorar tadı nasıl diye. Bu kez çırağı ferahlatıcı cevabını verir. Tuzun tadını almamıştır bile..
İşte hayatımızdaki mutsuzlukları tuz olarak adlandırırsak, mutsuzlukların verdiği acı, onu neyin içine koyduğumuza ve nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır.
İnsanoğlu genel olarak bardağın boş tarafını abartma, dolu tarafını ise görmezden gelme eğilimlidir. Her zaman daha iyisi var demek yerine, her zaman daha kötüsü de olduğunu bilerek yaşamak ve bardağa hep dolu tarafından bakabilmek dileğiyle..
Mutlu kalın..
A. C.
Çok sıradanmış gibi gözüken basit bir şeyin bile ancak eksikliğinde değerini kavrıyoruz.. İşte o çok sıradan gibi gözüken ama hayatın bizlere sunduğu bu büyük nimetleri gizli mutluluk diye adlandırıyorum ben.. Hatırlamakta zorlandığımız, çoğu zaman farkında bile olamadığımız için…
'Kendi kendinin mutluluğuna engel olmak yolunda insan fevkalade beceriklidir..!' (Andre Gide) sözünde geçen bu muazzam becerimizi mutlu olmak adına sarf edebilsek keşke..
Mutsuzluk insanı karamsarlığa sürükler ve bu andan itibaren şikayetler ardı ardına gelir. Başımıza herhangi bir olumsuzluk gelmeyiversin.. Neden ben? Neden şimdi? Nerde hata yaptım? Kimin günahını aldım? gibi sayısız sorularla meşgul oluruz.. Ve sonuç olarak umutsuz bir ruh haliyle baş başayızdır!
Mutlu olmak aslında bir seçimdir. Örneğin sabah uyanırken bile bize bir gün daha yaşam hakkı verildiğini bilerek şükrederek uyanıyorsak ve hiçbir ağrı sızı ya da rahatsızlık hissetmeden kalkabiliyorsak bu durum bile güne mutlu başlayabilmemiz için önemli bir adımdır.. Sağlığımızın, bedenimizin, sevdiklerimizin,işimizin ve sahip olduğumuz bize bahşedilen tüm imkanların kaybedince değil de; şimdiden değerini bilerek yaşarsak o denli mutluluğu da yanımızda hissedeceğiz aslında..
Bir hikayede çırak usta arasında geçen diyalog şöyle anlatılır:
Ustası, sürekli her şeyden şikayetçi olan çırağını tuz almaya gönderir ve bir avuç tuzu bir su bardağına döküp tatmasını ister ve sorar tadı nasıl diye. Çırak suratını buruşturarak acı der. Daha sonra göl kenarına gelirler ve tekrar bir avuç tuzu bu kez göle attırıp gölden içmesini ister ve tekrar sorar tadı nasıl diye. Bu kez çırağı ferahlatıcı cevabını verir. Tuzun tadını almamıştır bile..
İşte hayatımızdaki mutsuzlukları tuz olarak adlandırırsak, mutsuzlukların verdiği acı, onu neyin içine koyduğumuza ve nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır.
İnsanoğlu genel olarak bardağın boş tarafını abartma, dolu tarafını ise görmezden gelme eğilimlidir. Her zaman daha iyisi var demek yerine, her zaman daha kötüsü de olduğunu bilerek yaşamak ve bardağa hep dolu tarafından bakabilmek dileğiyle..
Mutlu kalın..
A. C.
